Timeturk Ekonomi Müdürü Mehmet Canıtatlı, kamuoyunun sonucunu merakla beklediği, Dumankaya Şirketler Grubu yöneticilerinin “Silahlı Terör Örgütü Yöneticiliği” suçlamasıyla yargılandığı kamu davasının seyriyle ilgili son gelişmeleri ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) İnanlar İnşaat’ın mağdurlarının mağduriyetlerini gidermeye dönük son girişimini değerlendirdi.
15 Temmuz’da altıncı yılı dolacak olan darbe girişimi sonrasında yapılan operasyonlar devam ederken, açılan davalar tek tek sonuçlanıyor. O dönemde özellikle inşaat sektörünün önde gelen firmalarının yöneticilerinin FETÖ’ye üye olduğu ve finansal yönlü kaynaklar aktardıkları iddiası gündeme gelmiş ve TMSF eliyle bazı şirketlerin yönetimlerine el koyma süreçleri yaşanmıştı.
Bu şirketlerden en güçlü olanı Dumankaya Şirketler Grubu’nun hissedarları Halit Dumankaya, Uğur Dumankaya, Ayla Dumankaya Pirinççi ve Semih Serhat Dumankaya hakkındaki İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada son duruşma 22 Haziran 2022 tarihinde yapıldı ve mahkeme heyeti kararını açıkladı. Aile fertleri için 6.5 ile 7.5 yıl arasında hapis cezası hükmü verilmesi dikkat çekti.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca silahlı terör örgütüne üye olma suçundan dolayı yürütülen soruşturma kapsamında; İstanbul Anadolu 1 Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen karar doğrultusunda, Dumankaya Şirketler Grubuna ait şirketlerin geçici yönetimini üstlenen TMSF’nin, açıklanan karardan sonra söz konusu şirketlerin tümüne hükmetme süreci başlamış oldu. Ancak mahkeme heyetinin gerekçeli kararı sonrasında, Dumankaya Ailesinin itirazı ve hak arayışı girişimleri ile hukuki sürecin devam etmesi bekleniyor.
Bu noktada, benim de yakından takip ettiğim davanın son duruşması sonrası Dumankaya Ailesinin avukatları Burçin Hekimoğlu’nun yaptığı resmi açıklamayı özetle paylaşayım:
”Dumankaya Şirketler Grubu’nun hissedarları Halit Dumankaya, Uğur Dumankaya, Ayla Dumankaya Pirinççi ve Semih Serhat Dumankaya hakkındaki İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamada karar verilmiştir. Davanın 22.06.2022 tarihli duruşmasında, dosyanın çok kapsamlı oluşu nedeniyle savunmanın tamamlanamadığı, ayrıca bir takım hususlar hakkında etkili savunma yapabilmek için üzerinde kayyım atama kararı bulunan şirketler bünyesindeki belgeler ve kayıtlar üzerinde inceleme yapmamız gerektiği beyan edilmiş; ancak Ceza Hukukunun usul hükümlerine ve uzun yıllardır oluşmuş yargılama taamüllerine tamamen zıt biçimde, ilk ve bir kereliğine mahsus talep ettiğimiz savunma için makul ek süre talebimiz, mahkeme heyetince reddolunarak, savunmamız alınmadan müvekkiller hakkında ceza ve müvekkillerin ortak olduğu tüm şirketler üzerinde müsadere kararı verilmiştir. Karar kesin olmayıp, müvekkiller halen ortağı bulundukları bu şirketlerin sahipleri olamaya devam etmektedirler. Karara karşı istinaf, temyiz ve daha sonra gerekli olur ise Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi olağanüstü hukuk yollarına sıra ile başvurulacaktır…”
Peki bundan sonra ne olabilir? Tabi ki yargının verdiği karar ve sonrasındaki aşamalar kanunlar çerçevesinde yürüyecektir
Dumankaya Ailesinin avukatının yaptığı açıklamayı dikkatlice okuduğumuzda davayla ilgili hukuki sürecin devam ettiğini görüyoruz. TMSF, mahkemenin gerekçeli kararı sonrası yetkileri kapsamında adım atabilir. Ama bu adımı atarken yukarıda sıraladığım hukuki yolların gerçekleşmesi ihtimalini göz önünde bulundurarak atması gerekiyor. Herşeyden önce inşaat şirketi üzerinden mülk satın almış olan yüzlerce kişinin mağduriyetini gidermek için Eylül 2016’dan bugüne verilen vaatlerin yerine getirilmesi kaçınılmaz bir gerekliliktir. Maalesef mağdurlar canlarından bezmişçesine süreci sonuçlanmasını beklerken, 2016 yılında atanan kayyım heyetinin mağdurlar lehine attığı adımların TMSF tarafından yönetilen diğer şirketlere nazaran oldukça ağır olduğunu tekrar hatırlatıyorum. Dahası Dumankaya İnşaat projelerinden mağdur olan vatandaşlar, inşaatların gecikmesinden dolayı artık Dumankaya Ailesini sorumlu tutmamaktadır. Direkt olarak TMSF’yi sorumlu görmektedir. Çünkü aradan tam 70 ay geçmiştir. Her şeyin gıdım gıdım ilerlediği bir tablo karşısında mağdurların devlete olan güveninin daha da zayıflamaması için hangi adım atılacaksa atılmalıdır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yarım kalan inşaatların tamamlanmasıyla ilgili yaptığı açıklamadan sonra umudu artan mağdurların bu umudu suya düşmemelidir.
Dumankaya Ailesinin bazı fertlerine verilen hapis cezasıyla ilgili hüküm konusunda en doğru yorumu hukukçular yapabilir. Ama ailenin konuyla ilgili hukuki mücadelesini başlatacağı mesajını vermesi sürecin nasıl sonuçlanacağına dair tahminlerin farklı farklı olması sonucunu doğuracaktır. Herşeye rağmen adaletin yerini bulmasını ve mağdurlar için müjdeli haberin verilmesini temenni ediyorum.
Öte yandan TMSF’nin kayyım olarak görevlendirildiği İnanlar İnşaat’taki tapu mağduriyetlerinin giderilmesi için de şirkete ait 144 gayrimenkulün satılmasına karar verildi. Bu kapsamda aralarında villa, daire, işyeri, arsa ve tarladan oluşan 144 gayrimenkul paket olarak 5 Temmuz’da ihale yoluyla satılacak.
İhaleden elde edilecek gelir ile şirketin bankalara olan borcu kapatılacak ve son adımda tapu mağdurlarının gayrimenkulleri üzerindeki ipotek ve hacizler kaldırılacak. Banka ödemelerinden sonra kalan bedel ile tapular üzerinde haczi bulunan taşeron, tedarikçi, işçi alacakları ile kamu ve diğer alacakların borç tasfiyesine gidilecek. Tüm ipotek ve hacizlerin kaldırılmasına yönelik eksik kalan tutarlar ise tapusunu alamamış olan vatandaşların yapacağı ek ödeme ile karşılanarak tüm mağduriyetlerin giderilmesinin yolu açılacak.