Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, yerli otomobilin fiyatı ve yakıt türü hakkında açıklamalarda bulundu.
Özlü, şu anda Türkiye’de bin kişiye yaklaşık 200, Avrupa’da 600, ABD’de 800 otomobil düştüğüne işaret ederek, “Türkiye’de kişi başına yaklaşık 11 bin dolar seviyesinde olan geliri, 2023’te 25 bin dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Bu hedefe ulaştığımız zaman, bin kişide 200 olan otomobil ihtiyacı sayısı 400, 600, 800’e yükselecek. Bir otomobilin ortalama 20 bin dolar seviyesinde ve kullanım ömrünün yaklaşık 10-15 yıl olduğunu da düşünürsek, önümüzdeki dönemde Türkiye’de 1,5 trilyon dolarlık sektörden bahsediyoruz. Dolayısıyla bu kadar büyüklükteki bir sektörde, marka yapmamayı düşünmek çok yanlış olur. ‘Otomobille bizim ne işimiz var? Biz yapmamalıyız.’ diyenlerin özgüven eksikliği olduğunu düşünürüm.” diye konuştu.
Bakan Özlü projenin bundan sonraki sürecine ilişkin detayları paylaştı.
“TÜRKİYE’NİN OTOMOBİLİ, DÜNYANIN OTOMOBİLİ OLACAK”
Özlü, ortak girişim grubu üyelerinin kendi değerlendirmeleriyle detaylı teknik ve mali analizleri içeren bir çalışma yapılacağını dile getirerek, şöyle devam etti:
“Teknik olarak ne yapacağız, mali yönden yapacaklarımızın bütçesi ne olacak? Şirketleşme döneminde bu verileri kullanacağız. Bundan sonraki süreci, ortaya çıkacak teknik analiz ve mali değerlendirme raporu belirleyecek. Örneğin kurulacak ortak girişim grubu şirketinin sermayesi ne olacak? Bu sermayede şirketlerin paylarının oranları ne olacak? Detaylı mali ve teknik bir analiz yapacağız ve projenin sağlam temeller üzerine oturmasını sağlayacağız. Bu çerçevede, dünya ölçeğinde bu işi bilen danışmanlık şirketlerinden de bilgiler alacağız.”
“Türkiye’nin Otomobili Projesi”nde ortak girişim grubunda görev dağılımı söz konusu olmadığını ve sorumluluğun ortak yüklenildiğini vurgulayan Özlü, “Türkiye’nin Otomobili aslında dünyanın otomobili olacak. Bunu küresel bir proje olarak görüyoruz ve küresel başarı hedefliyoruz. Küresel başarı için seçilenlerin her birisi küresel ölçekte iş yapan, ihracatı bilen, dünyayı tanıyan şirketler. Ben başarılı olacaklarına inanıyorum.”değerlendirmesinde bulundu.
YAKIT TÜRÜ NE OLACAK?
Özlü, gelecek 10 yılda içten yanmalı motorların piyasadan çekilmesinin beklendiğini, bu sebeple dünyada trendlerin sıfıra yakın karbon emisyonu, yüksek tork gücü, sürüş yeteneği ve enerji tasarrufuyla elektrikli otomobilden yana olduğunu söyledi. Başta ABD, Çin ve Avrupa’daki büyük şirketlerin tercihlerinin de elektrikli motor yönünde olduğuna dikkati çeken Özlü, Türkiye’nin de bu teknolojik trendin gerisinde kalamayacağını ancak bu konudaki tercihi ortak girişim grubunun yapacağını vurguladı.
Devlet olarak görevlerinin, ortak girişim grubunun önünü açmak ve terzi usulü destek sunmak olduğunu dile getiren Özlü, “Yerli marka otomobil de bizim için stratejik bir yatırım. Bu otomobil markasının çok ötesinde, Türkiye’nin teknolojik dönüşümünün kaldıraçlarından birisi olacak bir proje. Bunu normal teşvik sisteminde değil, farklı değerlendireceğiz, stratejik yatırım olarak göreceğiz. Elbetteki yatırımın bedeli 100 milyon doların çok çok üstünde olacak.” dedi.
FİYATIYLA İLGİLİ İLK AÇIKLAMA
Otomotiv dünyasında rakipler nedeniyle serbest rakamlarla fiyatlandırma yapmanın mümkün olmadığına işaret eden Özlü, “Türkiye’nin Otomobili’nin yakıt türü, segmenti ve fiyatıyla dünyada rekabet edebileceğini düşünüyoruz. Dünyaya bakacağız, hangi alanlarda boşluk var onları değerlendireceğiz. Satamadığımız arabayı yapmayız, satacağımız arabayı yapacağız. Şundan emin olun, Türkiye’nin Otomobili, aynı segmentteki otomobillerden daha kaliteli ve daha ucuz olacak. İddialıyız, Türkiye bu defa treni kaçırmayacak.” ifadesini kullandı.
“PROTOTİP KULLANILAMAZSA, SATIŞINA BAKACAĞIZ”
Özlü, “proje için Saab’dan yaklaşık 47 milyon avroya satın alınan platformun çöpe gittiği” iddialarını da yanıtlayarak, şunları kaydetti:
“Bunu söyleyenler bence otomobili, tasarımı, sanayi dünyasını, markalaşma ve satış konularını çok iyi bilmeyenler. Türkiye’nin Otomobili sürecinin hızlanması için arkadaşlarımız iyi niyetle bir platform getirip, ‘Onun üzerinde çalışarak kendi modelimizi geliştirelim.’ diye düşünmüşler. Bu bir yöntemdir, öğrenme sürecini hızlandırır. Dolayısıyla bugüne kadar TÜBİTAK’ın yaptığı ne varsa elindeki prototipler, insan kaynağı ve laboratuvar hizmetleri bunların tamamı ortak girişim grubunun hizmetinde olacak. TÜBİTAK laboratuvarları ve test merkezleriyle ortak girişim grubunun istediği alanlarda projeye desteğini sunacak. Şu anda temayül eldeki prototipin kullanılması yönünde, kullanılamazsa prototipin satışına bakacağız.”
Yeniakit.com.tr